Ömür dediğimiz yol sınırlıdır sevdiğim ve ben geri dönüşü olmayan bir çizgide sana doğru yürüyorum, sonunda sona ulaşabilecek miyim, bilmiyorum, bildiğim tekşey seni bulduğum yerde kendimi kaybettiğimdir?
Başından belli olsada sonu bu hikayenin, beni sensizliğe ikna edemezsin. Umutlarımı yitiremem. Çünkü bu benim ilk yenilgim, ilk kavgam kendimle ve ilk direnmelerim.
Bu aşkın doğal bir sonucu mu bilmiyorum.Ama aşk zamansızdır, boyutsuz ve hesapsızdır. Hiç ummadığımız bir anda çıkıp gelir karşımıza. Bir anda o efendi biz ise kölesi oluruz aşkın. Bir kölenin efendiye karşı gelmesi ne kadar mümkünse bizimde aşk denen bu asi duyguya karşı koymamız o kadar mümkündür. İşte bu yüzden benim senden vazgeçmemde kölenin efendiye karşı gelmesi kadardır ancak.
Sana olan tüm yakarışlarımı, sitemlerimi duymasan da beni bir sen bilirsin ve bir sen anlarsın. Sevmek için yürekli olmak gerekir denir de, sevilmek için de yürek yeterli mi bilinmez.
Yürüdüğüm yaşam çizgisi boyunca seni içimde taşımak duyguların en ağırı olsa da yine de vazgeçemem bu çizgiden.
Yazılacak o kadar çok şey var ki sende. Bir gün sana içimdeki seni anlatacağım.Sana olan sitemlerimi, senin neden vazgeçilmezliğini, benim sana olan tutsaklığımı, çaresizliğimi ve sana dair korkularımı bir bir anlatacağım. İnanmanın zorluğunu elbette biliyorum. Çok az rastlanan bir durum olduğunu da görüyorum. Ama böylesine içten, masum bir duygunun iki yüzlülüğü olabilir mi? Sana en büyük mutlulukları vaat edemem, sana içimde bitmez tükenmez olduğunu bildiğim ve dünyanın en kıymetli hazinesi olan sevgimi sunabilirim yalnızca.